19 Mayıs 2012 Cumartesi







DEVEKUŞU
Devekuşlar ı genellikle, 90 ile 130 kg ağırlığındadır, bazı erkek deve kuşlarının ağırlıkları 155 kg'ye kadar çıkar. Erişkin erkeklerin tüyleri, çoğunlukla siyahtır, kanatlar ve kuyrukta bazı yerler beyazdır. Dişiler ve genç erkekler, grimsi-kahverengidir. Kanatlar, erkekler tarafından çiftleşme gösterilerinde kullanılır. Aynı zamanda civcivler için gölge sağlar.

Tüyler yumuşaktır ve yalıtım görevine hizmet eder. Parmakların her ikisinde pençeler vardır. Deve kuşunun kuvvetli bacakları tüysüzdür. Kuş, bir toynağa benzeyen daha büyük olanıyla iki ayak parmağında durur. Bu koşmaya yardım ettiği düşünülen deve kuşlarına özgü bir adaptasyondur. Kalın siyah kirpikleriyle gözleri vardır. Bütün kara hayvanları içerisinde en büyük gözlere sahiptir.Deve kuşlarının dışında hiç bir kuşta idrar kesesi yoktur.
Üreme 

Erkek devekuşları cinsel olgunluğa (2 ila 4 yaşları) 1.8-2.7 m, dişi devekuşları ise 1.7 -2 m yüksekliğe ulaşınca girer. Yaşamın ilk yıllarında civcivler her ay 25 cm kadar büyür. Bir yıl sonunda devekuşları 45 kg ağırlığa ulaşır






İGUANA
 İguana, İguanalar, Tropikal iklimde yaşayan egzotik bir kertenkele türüdür. Ağaçlarda yaşarlar. İguanalar genellikle 18-20 yıl arasında yaşarlar ve Tamamen otçul bir türdür; meyve , yaprak gibi bitkilerle beslenirler. Boyu çoğunlukla burnundan kuyruğuna kadar 1.3-2 metre ve dili 50cm uzunluktadır. Erkek iguanalar dişilerine göre daha agresiftir Erkek iguanalar Dişilerinin çene altındaki
   Kendini kuyruğunu kırbaç gibi sallayarak korur.Dişlerini pek kullanmasa da çok tehlikelidir. İguanalar özellikle kuşlardan çok korkarlar.


AT


Yaşadığı yerler: Evcilleri olduğu gibi, Amerikan bozkırlarında “Mustang”ve Altay dağlarının her iki yanındaki açık arazilerde “Prezevalski” denen yabani atlar sürüler halinde yaşar. Özellikleri: Küçük başlı ve kısa kulaklıdır. Yelesi ve kuyruk ucu uzun kıllıdır. Midilli atları koç iriliğindedir. Ömrü: 40-60 sene. Çeşitleri: En meşhuru Arap, İngiliz ve Midilli atıdır.
   Tek tırnaklılar takımının, Atgiller familyasından bir memeli. Erkeğine aygır, dişisine kısrak, yavrusuna tay, yumurtaları çıkarılmış, iğdiş edilmiş olana da beygir denir. Hepsine genelde at adı verilir. Arabide binek ve yük hayvanı olan ata; dabbe, matiyye, semend, tusen-i sütur denir. Cenk atına da rahş denir. Hepsi otla beslenir. Geviş getirmezler. Memeleri kasık bölgesinde arka ayaklarına yakındır. Üçüncü parmakları geniş bir tırnakla çevrilmiş olup “ toynak” adını alır. Bunun üzerine basarak yürürler. İnsanlara hizmet eden hayvanların en kabiliyetlisi ve kıymetlisidir. İnsanların, eski harp meydanlarındaki yardımcısı, yük taşımada hizmetçisi, yarış, cirit, çit atlama ve av sporlarında neşe ve zevk ortağıdır. Silah gürültüsüne ve bando sesine rahatlıkla alışır.
   At, cesur ve atılgan olduğu gibi sahibine son derece itaatkardır. Sahibi dilerse dolu dizgin, dörtnala koşar, isterse aheste yürür, isterse durur. Her durumda sahibini memnun etmeye dikkat eder. Yorgunluğa bakmaksızın kendini çatlatmak pahasına da olsa olanca gayret ve kuvvetini itaat uğruna sarf eder. Bugün Amerikan bozkırlarında yaşayan Mustang adıyle anılan vahşi atlar, İspanyolların Amerika'ya götürdükleri ehli atlardan kaçanlardan yabanileşenlerdir. Az yiyecekle yetinip, her türlü iklim şartlarına dayanırlar.
   Tarpan adıyla anılan Avrupa yaban atının (E. caballus gmelini) 1876'dan beri nesli tükendi. Bugün eski dünyada hala neslini devam ettiren yanlız bir yaban atı vardır. Bu at Orta Asya Moğolistan'ının soğuk ve ıssız ovalarında yaşar. Asya yaban atı veya Prezevalski dendiği gibi Moğolistan yaban atı da denir. Altay dağlarının her iki yanında yaşar. Siyah kısa ve dik yeleleri ile, ağır ve iri başları, küçük kulakları, uzun kıllı kuyrukları ile evcil atlardan farklılık gösterirler. Renkleri kırmızımtrak kahverengi olup çekici bir görünüşleri vardır. Burun kısımları beyazdır. Kışın kılları uzayarak soğuktan korunurlar.
   Evcil atlar: Tahminen 4000 seneden beri insanlara hizmet etmektedir. Bugünkü modern atların Asya yaban atından türediği şüphelidir. Bazı zoologlar Avrupa yaban atından türediğini ileri sürmektedirler. Evcilleştirilmiş atların birçok soyları vardır. Bugün küçük Midilli atları ile Safkan Arap atlarının soy kütüğü kesin olarak bilinmemektedir.
   Atlar 40-60 sene yaşar, bazı kısraklar 25 yaşına kadar doğurur. On bir ay gebe kalır ve genellikle bir yavru doğururlar. Yavrunun gözleri açık olarak doğar ve birkaç dakika sonra ayağa kalkarak annesini takibe başlar. Yük çekme ve taşıma atları, kalın bacaklı, iri cüsselidir. Binek ve yarış atları ince uzun bacaklıdır. Atlar arasında hased yok ise de, birbirlerine gıpta etmek huyları vardır. Bu da yarışta, hendek ve çit atlamada kendini gösterir. Birbirlerine imrenerek daha hızlı koşup öne geçmek isterler. Saatte 60-70 km hızla koşanları vardır. Atların tüy renkleri çeşitli olup, renklerine göre çeşitli isimler alırlar. En tanınmışları: Ak, akçıl, kır, al, alakı, geyik kırı, çil yeşil, al pekmez köpüğü, doru, hurma dorusu vs.'dir.
   Erkek eşek ile kısrak eşleştirilirse katır elde edilir. Aygır (erkek at) ile dişi eşeğin birleşmesinden de barda denen katır çeşidi elde edilir. Her iki melez de üremezler. Katır, bardadan daha dayanıklıdır.






ÖRÜMCEK


Genç örümcekler, ağ tellerinin sayesinde uzun mesafelere uçabilirler. Bunun için telin bir ucunu bir yere bağlayarak kendilerini hava akımlarına bırakırlar. Böylece yerlerinden havalanan örümcekler, karada 5 km, denizde ise yüzlerce km uzaklara savrulabilirler.

Ağ malzemesi dışarı çıkar çıkmaz donar…
Örümceklerin vücutları iki parça olup arka kısmındaki bezlerden ağ üretimi başlar, buradaki çok ince deliklerden sıvı ve damlalar halinde verilen ağ malzemesi dışarı çıkar çıkmaz donar.
Kurbana özel ağ…
Örümcekler ağlarını, avlamak istedikleri hayvanın boyutuna göre örerler. Örneğin Güney Amerika örümceği, Eylül ayında yeni yuvalar aramaya çıkan beyaz karıncaları daha kolay yakalayabilmek için sık gözlü ağlar örerken, avlamak istediği böcek, büyük boyutlu bir kelebek olduğunda ördüğü ağın gözleri büyümekte, sağlamlığı ve esnekliği daha da artmaktadır.
Manken örümcekler…
Başka bir örümcek çeşidi de diken ve ağaç kabuklarından manken örümcekler yapar. Örümcek ağlarının ipleri ipektir. Bu iplikler, aynı çaptaki çelik telden daha sağlamdır.
Yapışkan olmayan yerleri bilirler…
Örümcek ağının her tarafı yapışıcı değildir. Kurban ağa yakalanınca yapışkan kısmı bildiklerinden kendileri de ağa yakalanmadan onun yanına kadar giderler.
Düşmanları yanıltmak için sahte ağ…
Örümcek, düşmanlarını yanıltmak için birkaç adet sahte ağ merkezi tesis eder. Yediği avlarının kalıntılarını da ağ merkezlerine takarak manken örümcekler kullanır.
Usta örümcekler tek bir yüzeye ağ yapabilirler…
Örümcekler ağlarını kurmak için iki ayrı yüzeye ihtiyaç duyarlar. Ağlar genellikle iki duvarın birleştiği bir köşe ya da iki dal arasında kuruludur. Ancak bazı örümcekler tek bir yüzeyi kullanarak ağlarını yapacak kadar ustadırlar.
Bu uyarı kuşlar için…
Bu örümcekler ağlarına parlak beyaz renkte, zig-zag şeklinde işaretler koyarlar. Bu işaretler kuşlar için bir uyarıdır ve ağın içinden geçmemeleri gerektiğini hatırlatmaktadır.
Yılanlara meydan okuyorlar…
Erkek tarantulanın bacak boyu 25 santimetreyi bulur. Kurbağaları, kertenkeleleri, fareleri ve hatta küçük yılanları yakalayıp yiyecek kadar güçlüdür.
Çiftleştikten sonra eşini öldürüyor…
Karadul türündeki örümceklerde erkeğine göre 4 – 5 kat büyük olan dişinin çiftleştikten sonra erkeğini yediği görülür.
Neslin devamı için ölüme ‘evet’
Ancak bu erkeklerin bir gecelik zevk uğruna katlandıkları bir sonuç değil, kendi nesillerini devam ettirebilmek, kendi evlatlarını ürettirebilmek için kendilerini dişiye kurban etmeleridir.


 
AYI

Karada yaşayan büyük, etçil hayvan ailesi (Ursidae).
 Ayıgiller ailesi üyeleri, kalın bir postla kaplı tıknaz gövdeli hayvanlardır. Ağırlıkları, ırklara göre 80 kg - 1000 kg (hatta daha fazla) değişebilir. Grubun en irisi olan Kodiak ayısının boyu 4,70 m’yi bulur ; buna karşılık Pirene ayısının ki hiçbir zaman 2 m’yi geçmez . Bedeni taşıyan sağlam ayaklar, bütün tabanıyla yere basar. Parmaklar, ayılara ağaçlara tırmanma, dalları koparma, yerleri kazma ve avını öldürme olanağı sağlayan ve çekilgen olmayan iri çengel tırnaklarla sona erer. Kuyruk küçüktür. Çeşitli tür ve ırkları birbirinden ayırt etmek için post rengi temel alınamaz, çünkü esmerden, gümüşü külrenginden ve kırmızımsı tonlardan geçerek siyahtan sarıya kadar değişen ilgi çekici bir çok renklilik gösterir.Ayıgillerde görüşün zayıf olmasına karşılık işitme duyusu ve koklama duyuları büyük ölçüde gelişmiştir.
 
Ayı, şaşılacak ölçüdeki çevikliği ve olağanüstü gücü nedeniyle, çok çeşitli ortamlara kolayca uyar. Ağaçlara tırmanmayı, kayalıkları aşmayı, yüzmeyi,suya dalmayı bilir. Deve ve zürafa gibi rahvan koşar; ama hızı saatte 50 km’yi geçmez. Aşırı sıcaklığı da, kuraklığı da sevmez; girip yıkandığı akarsu kenarlarını ve ağaçlık yerleri yeğ tutar.
 
İninin çok yakınları bir yana bırakılırsa, ayının öteki avcı hayvanlar gibi bir yaşama alanı yoktur. İriliği ve gücüyle öteki hayvanlardan ürkmemesine karşılık insandan çekinir; bu yüzden de, gececi bir hayvan olmuştur; ama Kuzey Amerika’nın ıssız bölgelerindeki ayılar gündüz avlanırlar.
 
Ayılar çok çeşitli bitkilerle beslenirler; Bitkilerin çoğu , böcekler, memeli küçük hayvanlar, ender olarak dağ keçileri ve geyikgillerin küçükleri, hatta kuşlar. Aç karlılarsa , evcil hayvanlara saldırabilirler. Dağ akarsularında alabalık ve sombalığı yakalarlar. Ayı, kalın postuyla iyi korunduğundan, çok sevdiği balı ele geçirmek için, arı kovanlarını yağmalamaktan korkmaz.
 
Sonbaharda ayılar, kış uykusu sırasında, derialtı yağ tabakasının kalınlığını artırmak için, bol miktarda kayın kozalağı ve kestane yerler. Kışı içi kuru dal ve otlarla döşenmiş, girişi oldukça koruntulu, güvenli bir barınakta geçirirler.
 
7-8 ay süren gebelik döneminden sonra, dişi ayı 1-7 yavru doğurur. Ayı yavruları doğumda çok küçüktür; Boyları ancak  20 cm, ağırlıkları yaklaşık 400 gr. Ana ayı doğumdan sonraki üç buçuk ay boyunca emzirir. Sonra avlanma sanatını öğretir.

18 Mayıs 2012 Cuma



  

TİLKİ


Kızıl tilki 75 cm uzunluğuna (+40 cm kuyruk), 40 cm boyuna ve 7-9 kg ağırlığa varır. Üst kısmı kızıl, alt kısmı beyaz, bacaklarının alt kısımları siyah renk olur. Renklerinde yöresel olarak farklar olabilir; bazen üst kısmı kavuniçi ya da kahverengimsi kırmızı ve alt kısmı kar beyazı ya da gri renk olabilir. Sırtında siyah bir çizgisi olan kızıl tilkiler, ya da tamamen gri veya siyah renk olanlarına da rastlanılabilir.

Dağılımı
Kızıl tilki çok geniş bir coğrafyada yaygındır; Avrupa, Asya, Kuzey Afrika ve Kuzey Amerika. 19'ncu yüzyılda ingilizlerin av hayvanı olarak Avustralya'ya götürmüş oldukları kızıl tilkiler orada çok hızlı yayılıp günümüze kadar hala önemli ekolojik bir sorun olmuş, Avustralya'nın birçok yerli küçük hayvanlarının neslini tüketmişdir.

Yaşam alanı
Kızıl tilki çok farklı yaşam alanlarına ayak uydurabildiği için kendisine farklı alanlarda rastlanılabilir. Özellikle ormanlarda, kırlarda, tarlalarda yaşamayı tercih eder, ama şehirlerin kenarlarında ve hatta şehirlerin içlerinde günden güne daha sık kızıl tilkiye rastlanılmaktadır. Kızıl tilki şehirlerdeki güvercin,keme,fare ve tavşan populasyonunu kontrol altında tutar ve böylece insanlar için faydalı olur.

Yaşam şekli
Kızıl tilkiler geceleri ava çıkan omnivor hayvanlardır. Yavrusuna avlamayı öğreten dişi tilkilerin haricinde genelde yalnız ava çıkarlar.



TAVŞAN

Vücudunun üst kısmı açık sarıdan kırmızımsı kahverengine ve siyaha kadar değişir. Alt tarafı tamamen beyazdır. Kışın, kıl uçlarında siyah pigment miktarı artar. Bu nedenle kırmızı renkte olanlar, kışın daha koyu görünür. Kuyruktaki tüyler uzundur ve kuyruklarını kıvırıp sırtlarına değdirebilirler. Gözleri iri ve patlaktır. Kulakların ucunda (kışın daha fazla) tüy demeti bulunur. Arka ayakları daha uzun ve daha güçlüdür. Boyları 18-25 cm, kuyrukları 14-20 cm arasındadır ve 280-480 gram ağırlığındadırlar.






KIRILSA DA YENİLENEN DİŞLER



Sincapların bir insanın asla sahip olamayacağı keskinlikte ve sağlamlıkta dişleri vardır. Ağızlarının ön tarafında, sert maddelerin kemirilip kırılmasını sağlayan kesici dişler, arka uzun boşlukta ise azı dişleri bulunur. Biz bir cevizi kırmak istediğimizde, oldukça sağlam bir taş veya bu iş için özel olarak demirden yapılmış bir alet kullanırız. Bu minik hayvanlar ise ağızlarındaki keskin dişlerle bu işi kolaylıkla yapabilirler. 
Sincapların dişlerinin bir ömür boyu nasıl sağlam kaldığını veya dişleri hasar gören sincapların daha sonra nasıl beslendiklerini -fındık ya da ceviz yediklerini- hiç merak ettiniz mi? İşte, herşeyi mükemmel bir uyum içinde yaratan Allah, onların dişlerine çok önemli bir özellik vermiştir. Bakın şimdi çok şaşıracaksınız; çünkü sincapların dişleri kırılıp-aşınsa bile, yerine hemen yenisi çıkar. Aşınan dişler sürekli uzayarak alttan yenilenir. Dahası, Allah bu özelliği yalnızca sincaba değil, yiyeceklerini kemirmek zorunda olan bütün canlılara vermiştir.


Sincap, minik sivri tırnakları sayesinde ağaçlara tırmanabilir. Bir dalın üstünde koşabilir, baş aşağı sallanabilir ve o şekilde ilerleyebilir. Özellikle gri sincaplar bir ağacın en uçtaki dalından 4 metre uzaktaki bir başka ağacın dalına rahatlıkla atlayabilirler. Havada uçarken de kollarını ve bacaklarını açarak adeta bir planör gibi hareket ederler. Bu esnada yassılaşan kuyrukları ise hem dengelerini sağlar hem de yönlerini ayarlayan bir dümen görevi görür. Hatta kendilerini 9 metre yükseklikten boşluğa bırakıp dört ayaklarının üzerine yere yumuşak iniş yapabilirler.